kenize murad ne demek?

Kenize Murad (d. 14 Kasım 1939 Paris), annesi, Sultan V. Murad'ın torunu Selma Rauf Hanımsultan (1914-1941), babası ise Damat Raca1 Seyyid Sacid Hüseyin Ali (1910-1991)'dir. Babası Sacid Hüseyin Ali, 1991 yılına kadar Kotwara mihracesi ve 1936 ile 1952 yılları arasında, Hindistan'da Kotwara Yasama Meclisi üyesidir. Kotwara, Hindistan'da Uttar Pradeş eyaletinde, Avadh (Oudh) bölgesinde Lakhimpur Kheri ilçesinde bulunan yaşayan en eski uygarlıktır. Avadh bugün, bir zamanlarki Babür İmparatorluğu'nun bir bölgesini yöneten idareci (Nevvab)'lerin kültürel kimlik barındıran bir bölgesidir.

"Rajkumari Kenize de Kotwara2" olan asıl adını, Fransa'da ve Türkiye vatandaşlığına geçtiğinde nüfusa kayıt olurken "Kenize Murad" olarak değiştirmiştir.

Soy ağacı

Sultan V. Murad, 5 Şubat 1869 tarihinde Şayan Kadın Efendi (d. Hopa, 4 Ocak 1853 - ö. Ortaköy, 15 Mart

  1. ile üçüncü evliliğini yapmıştır. Bu evlilikten bir kızı Hatice Sultan ve bir oğlu Şehzade Seyfeddin Efendi (1872 - 1872) olur. Kenize Murad'ın anneannesi Hatice Sultan (d. Beşiktaş, 4 Mayıs 1870 - ö. Beyrut, 13 Mart 1938) İstanbul'da Ortaköy Köşkünde, 1 Mayıs 1909 tarihinde kuzeni olan Damat Sultanzade Rauf Beyefendi ile evlenmiş ve 1918 yılında da boşanmıştır. Rauf Beyefendi Kenize Murad'ın büyükbabasıdır. Dayısı Hayri Beyefendi'dir. 3 Mart 1924'te kabul edilen yasayla halifelik kaldırılmış, aralarında Selma Rauf Hanımsultan'ın da bulunduğu Osmanlı hanedan üyelerinden toplam 155 kişi yurt dışına çıkarılmıştır.

Hayatı

Hatice Sultan ve oğlu Hayri Bey sefalet içinde Beyrut'ta öldü. Hadice Sultan’ın kızı Selmâ Hanımsultan, sefâletten kurtulmak için, 1937’de Hindistan'daki küçük hükümdarlardan Kutvâre Nevvâbı Seyyid Hüseyin Sâcid Zeydî ile evlendi. Damat, Edinburgh Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun, Hindistan'ın bağımsızlığı için savaşan Müslüman bir Hind prensi idi. Selma Hanımsultan, annesinin emektarı Arnavut Zeynel Ağa ile beraber Hindistan’a gitti. Selma Raouf, Hindistan’da kendisini yabancı gibi hissettiği ve daha iyi şartlarda doğum yapmak istediğinden, yanına sadık harem ağası Zeynel’i de alarak Paris’e gider. Paris’te yaşadığı sırada, 2. Dünya Savaşı nedeniyle Hindistan’la bağlantısı koptuğundan parasız kalır ve yaşamı sefalet içinde bir otel odasında son bulur. 15 Haziran 1940’da Kenîze’yi doğurduğunu eşine haber bile veremedi savaştan dolayı. Mücevherlerini satarak otel masraflarını ödedi. Az bir zaman sonra elinde avucunda bir şey kalmadı. Paris’te Bobigny Müslüman kabristanına defnolundu. Refik Hâlid Karay’ın filme de alınan Nilgün adlı romanı, Selmâ Hanımsultan’dan ilham alınarak yazılmıştır.

Zeynel Ağa, 14 aylık bebeğe bir müddet bakmaya çalıştı. Ama sonunda çaresiz kalarak İsviçre’nin Paris konsolosluğu bahçesine bırakıp ortadan kayboldu. Bebeği, yani Kenîze Hanım’ı, başkonsolosun hanımı büyüttü. Daha sonra aile onu bir Katolik lisesine yazdırıp, tayin edildiği Venezuela’ya gitti. Bir buçuk yaşında öksüz kalan Kenizé’yi beş yaşına kadar Isviçreli, sonra da Fransız bir aile yanına alır ve bu vesileyle Katolik bir çevrede büyür. Zeynel Ağa, zaman zaman Kenize'yi görmeye İsviçre Konsolosluğu’na geldi. 1942’de bu ziyaretlerin ardı kesilmiştir. Tüm bu sıralarda babası Kenize'yi bulur ve onu almak için harekete geçer ama okul onu vermez. Kenîze, Sorbonne’da sosyoloji ve psikoloji tahsil etti. Üniversitede okurken sokaklarda elbise satarak; geceleri de operalarda program dağıtarak geçindi. Paris’te Milli Kütüphane’ye arşiv memuru olarak girdi.

Bu arada babası, Londra’daki Halife Abdülmecid Efendi’nin kızı olup Haydarabad Nizamı’nın oğlu ile evlendiği için Hin prensesi sayılan Dürrişehvar Sultan’a mektup yazdı. Kızından bahsederek kendisiyle alâkadar olmasını istedi. Dürrişehvar Sultan da Paris’te yaşayan eski eltisi Nilüfer Hanımsultan’dan ricada bulundu. Nilüfer Hanımsultan, Kenîze Hanım’la irtibat kurup görüşmeye başladı. Böylece Kenîze Hanım’ın ilk tanıdığı akrabası o oldu.

Kenîze Hanım, 1961 senesinde 21 yaşında iken Hindistan’a gidip ilk defa babasını görebildi. Hüseyin Sâcid, Hindistan Devleti kurulduktan sonra tahtını kaybetmiş; mallarına tamamen el konulduğu için Lüknov’da avukatlık yapmaya başlamıştı. Tekrar evlenmiş ve üç çocuğu olmuştu. Yeni tanıştığı ailesi, Kenîze Hanım’a alâka gösterdiler. Ama genç kız burada fazla kalamayıp Paris’e döndü.

1965 senesinde muhabir olarak gazeteciliğe başladı. İlk işi Pakistan ile Hindistan arasındaki savaşta muhabirlik oldu. Burada Hindistan casusu ithamıyla tevkif edildiyse de zamanın Pakistan başvekili Zülfikar Ali Butto’nun talimatıyla serbest bırakıldı. 1967 senesinde Fransa’nın büyük mecmualarından Nouvelle Observateur’a geçerek arşiv memurluğu, ardından da siyasî analizler yaptı.

Kenize Murad, 20 yaşında iken, köken arayışı onu İslama götürmüş, büyük mutasavvıfların metinlerini incelemiştir. Kenize Murad, Mart 1971 tarihinden itibaren belgeler servisine bağlı makaleler yayınlamaya başlar. Sorumluluk alanını kapsayan Bangladeş ve Pakistan gibi ülkelerde bir süre yaşamış, Bangladeş, Etiyopya ve 1982 yılında Beyrut kuşatması sırasında üç ay boyunca Lübnan'da kalmış, bir yıldan fazla bir süre de İran devrimini kapsayan savaş muhabirliği yapmıştır. Kendisi Türkçe konuşamamaktadır.3

1965’te “freelance” gazeteci olarak çalışmaya başlayan Kenizé, daha sonra önemli bir haftalık politika dergisi olan Le Nouvel Observateur’e girerek kendini tamamen gazeteciliğe adar ve Orta Doğu ile ilgili sorunlar üzerinde uzmanlaşır. Yaklaşık 15 yıllık gazetecilik kariyerinin ardından romanlarına odaklanmak için, asıl mesleğini bırakır.

1987 yılında Fransa'da yayınlanan, "De la part de la princesse morte" (Saraydan Sürgüne) adlı ilk romanında sürgünde ölen annesinin hayatını anlatmıştır. Bu romanı dünyada en çok satan kitaplar listesine girmiş, otuzdan fazla dilde ve 42 ülkede yayınlanmıştır. Bu roman, Türkiye'de ilk kez Osmanlı İmparatorluğu'nun imparatorluk ailesinin bir üyesi gözüyle görülmüş, belirli bir başarı kazanmıştır.

1998 yılında ilk romanından sonra, aile hikâyesinin ikinci kuşağını anlattığı, Batı ve Doğu arasındaki kimlik problemlerine odaklı "Le Jardin de Badalpur" (Badalpur Bahçesi) adlı ikinci romanını, 2003 yılında da "Le parfum de notre terre, voix de Palestine et d'israel" (Toprağımızın Kokusu - Filistin ve İsrail'in Sesleri) adlı, iki halkın acıklı olaylarını anlamaya çalıştığı, araştırma yazıları ile Filistinli ve İsrailli erkek, kadın ve çocukların yazılı betimlemelerini içeren bir kitap yayınlamıştır.

2010 yılında, İngiliz hâkimiyetine karşı 1857 senesinde verilen ilk savaşın (Sipahi Ayaklanması) önemli liderlerinden biri olan Müslüman Hint kraliçe Hazrat Mahal’in gerçek hikâyesini anlatan ‘’Dans la ville d’or et d’argent’’ (Begüm) adlı kitabını yayınlar. 2017 yılında okuyucusuyla buluşan son olarak kaleme aldığı ”Au pays des purs” (Pak İnsanlar Ülkesinde) adlı romanı yayımlandı.4

Kendisi 10 Temmuz 2010 tarihinde Tarihin Arka Odası programına katılmış, anılarının yanı sıra görüşlerini aktarmış ve önemli açıklamalarda bulunmuştur. Yine aynı programa 5 Şubat 2011 tarihinde de katılmıştır.5

Eserleri

  • Saraydan Sürgüne (De la part de la princesse morte), çevirenler: Nuriye Yiğitler - Gökçe Tuncer, 714 sayfa, Birinci Basım: Şubat
  • Toprağımızın Kokusu - Filistin ve İsrail'in Sesleri, çeviren: M. Nedim Demirtaş, 362 sayfa, Birinci Basım Mayıs 2004.
  • Badalpur Bahçesi (Le Jardin de Badalpur).
  • Bir Devrimin Ruhu Begüm (Dans la Ville D'or Et D'argent).

Notlar

Orijinal kaynak: kenize murad. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Footnotes

  1. Hindistan'da prenslere verilen unvan. TDK Güncel Türkçe Sözlük

  2. Genealogy Directory Rajkumari Kenize de Kotwara

  3. http://tvrehberi.milliyet.com.tr/Tarihin_Arka_Odasi_(Canli)/Tartisma/HABERTURK/372998/tv/index.htm Aynı programda Benazir Butto ile çok yakın arkadaş oldukları da anlatılmıştır.

Kategoriler